23 Ocak 2011 Pazar

yolculuk devam edecek...

Bir buçuk sene kadar önce "niye ben" sorularından sıkılıp hayatımı değiştirmeye karar vermiştim. Sanırım biraz yaş, biraz da yaşanmışlıklarla bu noktaya geliniyor hayatın belli bir döneminde. Kimi depresyona giriyor, kimi var olana "eyvallah" diyip devam ediyor, kimi de değiştirmeye -daha doğrusu değişmeye- karar veriyor.

Değişecek olan iş, ev ya da aşk değildi. Çok basitce söylemek gerekirse "bakış açısı"ydı. O değiştiğinde zaten hepsi değişebilecekti çünkü. Ancak önce annemin rahatsızlığı ve kaybı, derken aşk hayatında sıkça tekrarlanan keyifsiz süreçler ve işteki yoğunluk bu sürece taş koydu bir sene kadar. Ya da ben bunlara rağmen yoluma devam edecek gücü bulamadım o zaman.

Ve şimdi, hayata çekilen restin, uzaklaşıp kendini dinlemenin ardından kaldığım yerden devam etmeye hazırım! Peki nasıl olmuştu da olmak istemediğim bir yaşamın içine girmiştim ben?

Zaman içerisinde olanı kabul etmeyi ve mevcut şartlar içerisinde varolmaya çalışmayı benimsemiştim. Büyürken hep olanla yetinmenin, hatta olanın da temkinli tüketilmesini öğretti rahmetli annem. Bunu seçmekte pek de haksız değildi de. 2 çocuğu tek başına büyütebilmek için "az"ı öğretmeliydi... Okulda ise "mükemmel"i öğrettiler, daha doğrusu mükemmel olup, mükemmeli yapabileceğimize inandırdılar bizi. Sonraki hayatta kendini "seçilmiş" hissetmenin nasıl istenmedik travmalar yaratabileceğini düşünmeden...

Azla yetinmek mantıklı gelebilir, peki eğer bu "fazla"yı hayal edip, onu çağırmaktan alıkoyuyorsa o zaman ne derece doğru? Mükemmel için uğraşmak doğru olabilir, peki  mükemmel diye bir şeyin olmadığını unutup kendini anlamsızca paralamak ya da kusurları kabul edememek?

İşte bunlar ve benzeri daha bir çok öğretilmişlikler yüzünden olsa gerek, karamsar ve mükemmeliyetçi bir insan oldum çıktım ben. Kötüyü öngörmek her ne kadar profesyonel hayatımda bana çok yardımcı olsa da, "kötüyü düşünme"nin hiç de yararını görmedim. Mükemmel için uğraşıp, işkolik olmanın da...

Bunca yıl öğretilenler, inanılanlar, hayal kırıklıkları ve dahası varken tüm bunları değiştirmeye niyetlenmek oldukça ürkütücüydü 2 sene önce... Şimdi ise buna yetecek enerjim var, hayat bu kararımı defalarca sınayacak da olsa ben "inadına yaşamaya" hazırım. 

İşte bu yüzden bu blog devam edecek...Şimdiye kadar okuduğunuz keyifli, espirili yazılar olmayabilir bundan sonra. Daha içsel, karmaşık ve ciddi belki - ya da çok daha fazla gülersiniz kimbilir. Ama umarım izlemeye ve bu yoculukta yanımda olmaya devam edersiniz.

Sevgiler,