2 Ocak 2011 Pazar

Gezip gördüğüm benim olsun, yediklerimi anlatayım…


19:40

Biliyorum çok ihmal ettim çok ama bu sabaha kadar oturmadım desem yeridir. Ama bu akşam tamamen sizinim, vakit yettiğince hepsini tek tek anlatacağım. Tabii yanlış anlaşılmasın bu evde oturdum size yazıyorum demek değil. Kendimi Madrid akşamlarından ayıramayınca, bilgisayar da benimle gelmek zorunda kaldı :). Şu anda Madrid’in en merkezi meydanı Plaza del Sol’e yakın bir sokak olan Calle de Cadiz’de Majaderitos Cafe’de konuşlanmış durumdayız. Daha önce yazdığım gibi henüz akşam yemeği vakti gelmiş değil, en az 2 saat sonra dolmaya başlayacak bu ve benzeri mekanlar. Şu saatler aperatif saatleri ve tabii kurallara uyan bir insan olarak kırmızı şarabımı yudumlamaktayım ben de.

Madem konu buradan açıldı (ve başlık belli oldu :P), o zaman yeme-içme ile başlayalım bu sefer… Henüz sabah kahvaltısı yapmadığımdan şu meşhur İspanyol omletini deneyemedim, hatta itiraf ediyorum İspanyol mutfağını aldattım da. Bugün öğlen (Madrid tarzı ile 14:30 civarı) şehrin güneybatısında kalan Plaza de Espana’da bir Çin restoranındaydım. Bu cümlenin en ilginç kısmı ne yemek saati ne de Çin yemeği olması, asıl ilginç olan restoranın yeri. Şimdi böyle bilmem ne meydanı deyince pek bir şık duruyor biliyorum ama restoran yerin altında. Evet doğru, meydanın altındaki otoparkın içinde kendisi :P İsmi Cafeteria ve tam da ismine yaraşır salaş, küçük bir dükkan. Hazır dondurulmamış deniz ürünlerinin olduğu bir ülkedeyken bundan da faydalanıp bir balık çorbası ile sebzeli karides istedim. Balıktan kılçık ayıklamaktan nefret eden ve karidese tapan birisi olarak gayet mantıklı gözüküyordu. Ama tabaklar gelince, yemeklerin tipi pek de iyi gözükmedi maalesef. Fotoğrafta gördüklerinizi şöyle nitelemek daha doğru olabilir: bir tas sıcak su içinde balık parçaları ve soğanlı soyalı karides. (Selincim fotograflar senin için :P) Görüntülerinin tersine tatları oldukça iyiydi doğrusu. Görüntü insanda olduğu kadar, yemekte de yanıltıcı olabiliyormuş demek… Sadece sipariş verirken önünüze gelecek şeyi tahmin etmemeye çalışmakta fayda var. Zira bildiğimiz balık çorbası ile sebzeli çin yemeklerine göre fazlasıyla sadeydiler. Hatta karides o kadar daha sadeydi ki “sebzeler” kısmının sadece soğanı vardı, ama bir dakika haksızlık olmasın “soğan yığını” da diyebiliriz – en az 3 tam soğan vardı o tabakta. Bu arada yemeklerin bana nasıl gözüktüğünü söyledim de benim onlara nasıl göründüğümü söyleyemedim :P Tabak ilk geldiğinde gözlerini dikmiş bana bakan kapkara gözlü bir deste karides karşısında muhtemelen suratım bir dağıldı bence.

Tatlımız ise gene saatlerce yürüdükten sonra soğuktan donmak üzereyken kendimi attığım bir başka mekanda yediğim chocolate con churros’tu. Çikolata kısmı tamam ama churros da ne diyenler için: öncelikle o sıcak çikolata bi kere :) churros ise yağda kızartılmış hamur bizim kerhane tatlısının (asıl adı başkaysa bilmiyorum valla) daha hamurumsusu. Churros’u o sıcak çikolataya batırıp batırıp yerken “kaç kalori lan bu” diye düşünmekten kendinizi alamıyor ama gene de tamamını götürüyorsunuz. Şiddetle tavsiye ederim… Bunu asıl yemek gereken yer başka ama 2 defa gidip de bir türlü yer bulamayınca pes ettim, merak edenler için adresi aşağıda.

 Bunlardan önce ne vardı?… Paella (tabii ki gene deniz mahsüllü) ve kırmızı et olarak da chuleta (pirzola). Bu ikisi için yer tavsiye etmeyeceğim zira her sokakta uygun bir yer mutlaka var. Ama kolaya kaçmak isterseniz Majaderitos’un hemen karşısındaki Cuevas El Secreto olabilir. Paella adetten denenebilir ama kırmızı eti mutlaka yemelisiniz, hayatımda yediğim ennnn güzel ızgara et buydu. Üstelik bir öncesinde bir tencere paella yemişken! :)


Arada bir de dün açlıktan ölmek üzere eve giderken VIPS’de yediğim beşamel soslu tavuk var. Pek İspanyol mutfağı sayılmasa da bir seçenek olabilir. Yanında kızarmış patates ve sahanda yumurta ile geliyor (yumurtane alaka ben de bilemedim). Menülerinde “İstanbul” isimli bir dürümleri bile var :) Vips hafif Boyner tadında bir mağaza, içinde kafe ve marketi de var; pek çok yerde denk gelebilirsiniz.

Daha sırada tapas, tortellini ve daha bir sürüsü var… Yani bu hikaye burada bitmez…

İçme kısmına gelince barlarda kadeh olarak servis edilen şaraplar bile muhteşem -birazdan 3. Puerta Vieja kadehini içiyor olacağım. Özellikle peynir tabağı, sucuk ve mini grissiniler -onlar ekmek diyor-, karides, kızarmış patates gibi atıştırmalıklarla beraber çok doğru tercih. Bu akşam ben istemeden arka arkaya geliyor masaya bakalım hesap ne çıkacak :).


Bira ise biraz daha başarısız. Heineken, Carslberg dışında Alhambra ve Mahou gibi yerel biralar tercih edilebilir. Alhambra her yerde satılmıyor ama denk gelirseniz denemelisiniz. Fışı biranın en küçüğü 330ml değil burada, bir kadeh bi şey içip mekan değiştirme adeti olduğundan ondan daha küçük 2 boyu daha var. 

Kahve seviyorsanız - özellikle de espresso - tereddüte gerek yok. Kahve dediğinizde gelen direkt espresso başka şey içecekseniz adı ile istemelisiniz. Boşuna Starbucks diye diretmeyin, şu 4 günde neredeyse tüm merkezi yerleri dolaştım ve sadece 2 tanesine denk geldim.

Ve su… (Bunu başaracağımı hiç tahmin etmezdim ama yapılacaklar listesine yazdırıldı bi kere) Madrid’de su içmek bir güzel. Şehre su dağlardan geldiğinden musluktan içtiğiniz su bile iyi. Günde neredeyse 2 litre su tüketiyorum desem birçoğunuz suyun ne kadar farklı olduğunu anlar sanırım :).

Yalnız mekanların hiçbirine serviste iyi not veremeyeceğim maalesef. Aralarında en iyisi Majaderitos (mekan açısından da – bir de şu üstüme üstüme esen havalandırma olmasaydı keşke.) çünkü daha profesyoneller ama güleryüz hiçbirinde yok, bu daha çok daha geç saatlerde barlarda geçerli. Özellikle Cafeteria’da beni tava ile kovalayacaklar sandım, sadece mekandan ayrılırken gülümsedi kız. Ve yine hiçbirinde kimse İngilizce bilmiyor. Fransızcanız varsa iş biraz daha kolay, zira çoğunluk konuşabiliyor.

Tek kişi olduğunuzda bu bir dezavantaj zira bardan başka bir yere almıyorlar sizi… Sosyalleşmek açısından iyi tabi ama şöyle yayılıp rahat rahat yemek yemeyi sevenlerdenseniz pek keyifli sayılmaz.

Bana afiyet oldu, darısı başınıza…
a

Bir gün yolunuz Madrid’e düşerse diye
Cafeteria; Plaza de Espana otoparkı
Majaderitos; Calle de Cadiz, 9
Cuevas El Secreto; Calle de Cadiz, 
Chocolateria San Gines; Pasadizo de San Gines, 5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder