4 Ocak 2011 Salı

magma tabakasına kadar indiğim anlar...

02:30 (bloga yazayım diye uyumayacağım herhalde yakında)

gezip gördüklerim anlatmaya devam edeceğim ancak turistik konulara 2 dakika ara verip başka konulara geçelim haydi. zira gezilecek mekanları rehberdi, internetti bulmanız kolay. bu devamı gelmeyecek demek değil tabii, hatta şu an yazılacaklar o kadar, o kadar birikti ki arayı nasıl kapatacağım bilemiyorum. malum balık hafıza da olduğumdan şimdi anlattım anlattım sonra bi buralara geldiğimi hatırlarım o kadar :P

yolculuk sırasında gerek basiretsizlikten, gerek dikkatsizlikten ve gerekse bilmemezlikten rezil olduğum pek çok an oldu. korkarım daha da olacak, o yüzden bu yazı bir itiraf köşesi olarak kalacak ve yenileri yaşandıkça ekleyeceğim. hem böylece geldiğimde anlattığımda "haha salaaak salaak" deyip de bana gülmenize de denk gelmem :).

Madrid / Thyssen Müzesi, günlerden muhtemelen 30 Aralık...
İspanya'da çok takdir ettiğim bir olay var müzelerde. Adamlar normal şartlarda bir rehber ve hatta sanat profesörü ile gezdiğiniz de duyacağınız detayları kaydetmişler. Üstelik öyle küt küt de değil, önce eserin dönem ve ekolüne uygun bir müzik başlıyor üzerine açıklamaları dinliyorsunuz. Resimdeki fırça darbelerinin mantığından tutun da, dönemindeki veya tarih/din/mitolojideki ilham kaynağı olaya kadar her şeyi öğreniyorsunuz bir çırpıda. Kayıtlar, yanda gördüğünüz tipi cihazlardan, eserin yanındaki referans numarasını tuşlayarak kolayca dinlenebiliyor. Denk gelirseniz 3e 5e bakmayın alın derim zira pek enteresan detaylar olabiliyor. Zaten herbir eseri de anlatmadıklarından boğmuyor...
Neyse gelelim asıl hikayeye... İlk gezdiğim müzede gidip standdan aldım aleti, başladım müzeyi gezmeye. Açıklamalı ile eser denk geldim, ref numarasını girdim ama bir terslik var duymuyorum bir şey. Akşam da - gene - çok içtiğimden olacak basmadı kafam dedim ki "kulaklık vermeyi unuttu herifler"... Oradaki güvenlik görevlisine gittim (her köşede var bir tane) kulaklık yok falan anlattım ya da anlamadım ki uyandıramadı beni orada. Haydaa 2 kat inip gittim adamlara geri ve nerde bunun kulaklığı dedim. Demez olaydım... Adam "hanımefendi kulağınına tutacaksınız bunu, ahize gibi" dedi ve ben işte o an - itiraf.com un deyimi ile - magma tabakasına ulaştım.

Madrid / Havaalanı metro istasyonu, 28 Aralık...
Uçaktan indim bismillah, metroya binip Nuria ile buluşmaya gideceğim. Rehberde de metro ve trenlerde daha ucuza seyahat etmeyi sağlayan 10 kullanımlık biletler olduğunu rehberde okumuştum. Gittim gişeden aldım bileti, bizim akbilinkine benzer turnikeye soktum, aha gitti bilet! "nerede lan bu, o kadar para verdik nereye gitti" diye salak salak bir turnikeye, bir etrafıma bakındıktan bir süre - magmaya iniş süresine eş - sonra biletin turnikenin ilerisindeki bir delikten çıkmış bana bakmakta olduğunu gördüm... ve tabii sanki bininci geçişimmiş gibi aldım geçtim hemen :)

dahası var daha var,
a

1 yorum:

  1. sayın sevgili Evliya Gezengen Çelebi...Yaban ellerdeki müzelere duydugunu hayranlığı takdir ediyoruz ama ülkenizin nacizane parmakla sayılacak sanat muzelerini gezseydiniz, cihazı tanıma fırsatınız olurdu. size görev veriyorum. Turkiyeye dondugunuzde muze gezip onları da buraya yazacaksınız :)

    YanıtlaSil